
Gondolin’in düşüşü ve Eärendil’in hikayesinin ardından gerçekleşen büyük savaş ile Orta Dünya tarihinin ilk çağını ve yüce elfler denilen Aman’ı yani kutlu diyarları görmüş elflerin hikayesini anlatan Silmarillion’un ilk kısmı bitmiş oluyordu.
Silmarillion’un ikinci çağı anlatan Akallebeth ve Güç Yüzüklerine Dair kısımlarının, ilk çağı anlatan bölüme göre oldukça kısa olması durumunu Silmarillion yazımda bahsetmiştim.
Ardından 6.45 tarafından basılan Kayıp Öyküler Kitabının ilk cildini okumayı başaramadığımdan (kötü baskı, çeviri, sabır eksikliği vs.) ve sonra çıkan ikinci cildi de ilkini henüz okuyamadığım için almamışken baskının tükenmiş olduğunu görünce, Bitmemiş Öyküler çıktığında ne bekleyeceğimi bilmeden sırf Tolkien diye almıştım. Hemen okuyamayacak olsamda kenarda dursundu.
Bitmemiş öyküler Christopher Tolkien’in babasının notlarından Orta Dünya tarihini yazarken kullandığı müsveddeler arasında ucu açık kalmış, henüz büyük hikayeye (Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit) bağlanmamış parçaları birleştirmeye çalıştığı bir format olmuş.
Bu kitabı ilk okumaya başladığım zamanı hatırlıyorum. İlk çağ ile ilgili ilk iki hikaye Tuor ve Gondolin’in düşüşü ile Hurin’in Çocuklarını anlatan hikayelerdi. Şöyle demiştim; ‘E bunlar zaten Silmarillion’da vardı! ‘ Ama okudukça neden böyle bir kitapta tekrar anlatılmak istendiğini biraz anlamıştım. Verilen detaylar hoşuma gitmişti fakat bu sonradan çıkacak üç kitabın (Beren ve Luthien, Hurin’in çocukları, Gondolin’in düşüşü) çıkış amacını çözmeme beni henüz hazırlamamıştı.

Kitabın ilk çağ bölümü bitip, Númenor’un tarihçesi ile ilgili bölüme gelince, bu kitapta cevher var, Silmarillion notlarımı temize geçeyim, devamını öyle okumalıyım diye düşündüğümü hatırlıyorum. Lakin çeşitli olaylar ve kitaplar araya girince uzun bir es vermiş oldum. Ama bu aralık iyi bir amaca hizmet etti doğrusu.
Bazen bilmek istediğinizden daha fazla bilgiye maruz kalabiliyorsunuz. Bitmemiş Öyküler’i ilk okumaya başladığımda neden biraz ağır geldiğini ve anlamakta zorluk çektiğimi, şimdi hikayelerin yeni anlatılan versiyonlarını okuduktan sonra daha iyi anladım ve kendi zevkime göre yığılan bilgileri kafamda süzerek proses edebildim. Bundan önce Christopher Tolkien’in babasının ardından notları üzerinden okurların beklentilerini karşılamak için bulabildiği kadar detayı sınıflandırarak aktarma amacı güttüğünü şimdi daha iyi anladım. Bunlar bazen Tolkien’in yaratmış olduğu elfçe kelimelerin bazen basitçe bir nehir veya dağ adının kökeninin nereden geldiği ile ilgili uzun uzun anlatımları veya aynı hikayenin birden fazla versiyonlarını da içeren derinlikte bilgiler. Tolkien ‘in yaratıcılığına saygım sonsuz. O kadar büyük detayda düşünmüş ki, bazen bunun tek bir adamın kafasından çıkan bir dünya / lisan/ haritalar olduğunu unutup, sanki gerçek bir mekan-zamanmış gibi kabul ettiğim anlar oluyor. Baba Tolkien’in sadece kafasındaki efsaneyi anlatma derdi olmadığını, kurduğu dillerin, tarih örgüsünün birbiri ile bağlarını da tutarlı kılmak için ne kadar uğraştığını oğlu tüm emeği ile göstermeye çalışmış. Neredeyse babasının yaptığı ve belki daha da zoru, bir başkasının aklını okumak, amaçlarını en yakın şekilde tespit etmek gibi, bir görevi başarı ile tamamlamış.
Herkesin algılama hızı farklıdır sonuçta ama sanırım benim için doğru okuma sırası Silmarillion – Beren ile Luthien – Hurin’in çocukları – Gondolin’in Düşüşü ve ardından Bitmemiş Öyküler şeklinde olacak. Ardından da Yüzüklerin Efendisi ‘nin 3. Cildinin sonundaki eklere geçmeyi planlıyorum. Burada Metis ‘in baskısındaki eklerden ziyade orijinal kitabın eklerini kastediyorum. Maalesef Metis harika bir çeviri başarısını son kitaptaki ekler (appendix) bölümünü kırparak gölgelemiş. Küçük bir gölge kabul ama ilk fark ettiğimde biraz hayal kırıklığı getirmişti. Diğer 12 kitabı da okudukça araya ek bilgiler serpiştirilebilir ama bana öyle geliyor ki, bu kitapları okuduktan sonra diğerleri hoş detaylar içeren yeniden anlatımlar olacak ve ihtiyacım olan tarihçe bilgisine erişmiş olacağım. Elf ve Númenor lisanlarını anlayacağım veya hakim olacağım gibi bir iddiam yok neyseki. Kelime kökenleri ile İngilizce’nin bile tarihçesine giren Tolkien baba’ya saygım sonsuz. Ama elfçenin Sindarin lehçesi, Quenya çekimi gibi detaylarını bu zihin proses edemeyecek bugün. Beni Hobbit’i ilk okurken kendi kendime çözdüğüm cüce rünleri mutlu etmişti. Bu şimdilik bana yeter.
Biraz uzun bir giriş oldu ama artık Bitmemiş öykülere gelirsek;
Bitmemiş öyküler 4 ana bölümden oluşuyor.
Birinci bölüm;
Birinci çağ ile ilgili iki hikaye mevcut ve bunlar da yukarda belirttiğim bildiğimiz hikayeler. (Tuor ve Gondolin’in düşüşü ile Hurin’in çocukları)
İkinci bölüm;
İkinci çağa gelince yeni sulara yelken açabiliyoruz. Bu bölümü kendi içinde ikiye ayırmak mümkün.
İlk kısımda Númenor adasının önde gelen bazı karakterleri ile ilgili detaylara kavuşacağımız hikayeler mevcut. Númenor krallarının denizciliğe, Orta Dünya topraklarına, keşiflere merak saldığı dönemleri öğreniriz. Bunlarında ötesinde Númenor adasının fiziksel yapısı üzerine de bilgiler veren bir bölüm vardır.
İkinci kısımda ise Galadriel ‘in uzun zamandır çok merak ettiğim hayatı ile ilgili parçaların olduğu bölüm var. Christopher Tolkien’in de belirttiği gibi Baba Tolkien eski efsaneyi yani Silmarillion’u yazarken, başka elf liderlere öncelik vermiş. Silmarillion’da ismi geçse de Tolkien Yüzüklerin Efendisinden sonra Galadriel’in hikayesini daha uzun anlatmak, ona daha derinlik katmak istemiş. Ama ömrü tamamlamaya yetmemiş ve bu yüzden geride kalan hikaye parçaları ana hikaye ile henüz tam uyuma ulaşmamış. Christopher Tolkien en zorlandığı hikayenin bu olduğunu belirtmiş. Bana da açıkçası en merak ettiklerimden biri olduğu için çok ilginç gelmişti.

Yüzüklerin Efendisi romanlarının geçtiği zamana, yani üçüncü çağın sonlarına geldiğimizde Orta Dünya tarihine etki eden en önemli ve kudretli elf karakterlerden biri olarak Galadriel mevcuttur. Elrond’da var tabi ama Yüce diyarları görmüş geçirmiş yaş olarak düşünürsek en az 7000 seneyi devirmiş bir bilgelikte Galadriel. Aman’ı terkedip, macera arayışı ile Orta Dünya’ya gelenlerden. Özellikle tanrılara isyanla yola çıkmamış olsa da onların “geri dönün yoksa pişman olursunuz” çağrısına kulak vermeyerek sürgünlerin arasına katılmış olmuş. Galadriel ile ilgili olarak ilk bu hikayede duyduğum beni şaşırtan detay ise birinci çağın sonundaki büyük savaşın ardından orta dünyayı terk edip kutsal diyarlara dönenler arasına katılmamış olmasının sebebinin isyan eden elf liderlerinden sayıldığı için Tanrılar tarafından henüz affedilmemiş olması olduğunu öğrenmek oldu. Yüzüklerin Efendisini okuyalı çok oldu. Oradaki ifadelerde bunun ipucu verilmiş ama tam açıklanmamış. Frodo’nun yüzüğü ona sunduktan sonra artık testi geçtim demesi de bu duruma ithafen olduğu söyleniyor.
Nitekim ikinci bölüm özellikle Amazon’un dizisi için merak ettiğim noktalarda Tolkien’in yazımının diziyi besleyecek detaylara sahip olduğu konusunda içimi rahatlattı. Dizide elbette biraz yorum katabilirler. (umarım sadece biraz ya, neyse) Zaten Galadriel ‘in eşi Celeborn ile yaşamlarının farklı olasılıklarını Tolkien oluşturmuş. Burada seçenekler arasından tutarlı bir seçim yapıldığını ümit etmekten başka bir çare yok.
Üçüncü bölüm;
Üçüncü çağdan aslında Yüzüklerin Efendisi’nde geçen olayların biraz perde arkası veya detayı gibi denebilir. Bunlar bu romanda bahsi geçen olayların detaylandırılmasını içeriyor.
Ferah çayırlar felaketi: Isildur’un savaştan ve tek yüzüğe el koymasından sonra yaptığı yolculuk esnasında orklar tarafından öldürülmesinin hikayesi
Cirion ile Eorl ve Gondor ile Rohan arasındaki dostluğun temelleri : İsminden belli zaten. Gondor ve Rohan arasındaki dostluğun nasıl başladığı ve Rohan krallığının nasıl kurulduğunun hikayesi
Erebor Seferi: Bilbo ile cücelerin çıktığı maceranın arka yüzünde olmuş, anlatılmamış detaylar
Yüzük’ün izinde : Gollum’dan işkence ile yüzüğün tahmini yerini öğrenen Nazgul’un Shire ve Baggins arayışlarının hikayesi ve Saruman’ın bu hikayedeki yerinin öyküsü.
Isen sığlıkları muhabereleri : Theoden’in oğlu Theodred’in öldürüldüğü , Rohan ve Isengard güçleri arasında geçen ilk açık savaşların hikayeleri
Dördüncü bölüm;
Bu bölüm diğer hikayelerden bağımsız olarak belli konu başlıkları ile ilgili olan notların derlendiği bölüm oluyor. Kendi içinde 3’ e ayrılmış olarak birinci bölüm Yüzüklerin Efendisi’nde ismi geçen bir ırk olan Drudein’ler ile ilgili, ikinci bölüm Gandalf, Saruman gibi Istari denilen ikinci çağın sonunda kutsal diyarlardan tanrılar tarafından gönderilen büyücülerin hikayesi, üçüncü bölüm ise Palantíri denilen uzak gören taşlar ile ilgili yeni bilgiler veren nispeten kısa pasajlar.

Bunları biraz daha bilgi edinmişken okumak zevkli oldu açıkçası. En çok zorlandığım üçüncü çağ ile ilgili olan bölüm oldu. Çünkü hem filmlerini izlemek daha kısa sürdüğü için kolaya kaçıp birkaç senedir kitapları tekrar okumadığımdan bazı detayları unutmuşum, hem de insanların ömrü kısa, başkarakterlerin isimleri zırt pırt değişiyor. Halbuki elfler öyle mi? 3000-4000 sene aynı kişiyle hikaye devam edebiliyordu. Daha ekonomikler 🙂
Orta Dünya tarihi ile ilgili bundan sonraki hedefim Yüzüklerin Efendisi’nin ek bölümünde Türkçe baskısında yer almayan (en azından bendeki 96 baskısında olmayan) hikayelerin içeriğinden bahsederek, Hobbit ve Yüzüklerin Efendisine ulaşıncaya kadar geçmiş olaylar ile ilgili bilgilerin nerelerden bulunabileceğini özetlemek, basit bir yol haritası oluşturmak. Bu arada da zihnimdeki bilgi yığını karmaşasını bir düzene sokmuş olmak. Umarım yavaşta olsa neticelendirebilirim.
Sonra da minnoş minnoş Yüzüklerin Efendisi kitaplarımı alıp baştan sona tekrar okumak istiyorum.

Birde böyle bir baskısı çıkmış Bitmemiş Öyküler’in. Kim bilir ne kadar nefis resimler vardır içinde. Çok merak ettim doğrusu. Birgün kavuşmak ümidiyle…
Not: Güzel bir insan tanesi kitabın içindeki resimlerden bir kısmını tek tek fotoğraflayıp sayfasına koymuş. Sen mutlu ol güzel insan, her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsan…
© Site içerisinde yazıların tüm hakkı saklıdır.
“Bitmemiş Öyküler / Unfinished Tales” için bir yanıt