Paper Girls – 2022 Dizi

Amazon’un yeni bitirdiğim ve sevdiğim bir dizisi daha çıktı.

Paper Girls

Açıkçası dizinin tanıtımlarını ilk görünce ve diziyi izlemeye ilk başladığımda, çok da kafa yormadan Netflix’in Stranger Things dizisinin taktiklerini kız çocukları ile yinelemeye çalışmışlar herhalde diye düşünmüştüm. O diziyi sevmişken buna da bir şans veririm demiştim. Bir nevi de öyle ama aslında kendine ait bir hikayesi olan, hatta 2015 yılında başlamış bir çizgi romandan uyarlanmış. Yani Stranger Things’in 2016 da yayınlanmaya başladığını düşünürsek, kimin kimden esinlenmiş olabileceğine bakışım değişti doğrusu.

Dizimizin hikayesine gelirsek;

Dizimizin ana karakterleri Stony Stream denilen hayali bir kasabada yaşayan 12 yaşındaki 4 kız. Bunlar sabah erken saatte bisikletle gazete abonelerine dağıtım yapan çocuklar. İsimleri de buradan geliyor. “Paper Girls”

1 Kasım 1988 sabahı erken saatler. Erin ‘in ilk iş günü. Annesinin endişeleri arasında kendine güvenir gibi gözükerek bisikletine atlasa da bazı aksaklıklar yaşarken yardımına koşan Tiff ile tanışır. Onlara Mac katılır ve beraber bir gazeteci kızın yardımına koşarlar. KJ. Kare as tamam.

31 Ekim cadılar bayramı olduğu, bazı gençler hala sokaklarda sağa sola pislik attığı ve yollar çerçöp dolu olduğu için bu sabaha cehennem günü de diyorlarmış. Erin biraz tedirgin olunca beraber takılmaya karar veriyorlar. Ama tabi ki olaylar olmadan olmaz.

Bir anda iki kişinin saldırısına uğrayan Erin, çantasını çaldırır ve çantanın içinde de Tiff’in yeni aldığı çok pahalı walkie-talkielerden biri olduğu için adamların peşlerine düşerler. Sonunda onları bulurlar da. Ama belalarını da bulacaklardır. Adamların peşlerinde girdikleri evdelerken gökyüzünün tuhaf bir renk almasından korkarlar ve Mac’in yakındaki evine saklanırlar. Orada başlarına bir kaza gelince araba ile yola çıkmışken, bu sefer o iki adam onları bulur ve yardım ederler. Kızlar kapalı bir kabinin içinde sarsıntılı bir yolculuktan sonra gökyüzüne çıktıklarında ise kendilerini bir çatışmanın ortasında bulurlar. Peşlerine düştükleri iki adam beyaz üniformalılar tarafından öldürülür.

Nereye gideceklerini bilemezlerken en yakınlardaki Erin’in evine gelirler. Ama orada da bir sürpriz ile karşılaşırlar. 43 yaşındaki Erin ile. Evet kendilerini 2019 senesinde bulmuşlardır.

Heyecanı bozulmasın diye başlamadan dizinin konusuna hiç bakmamıştım ve zaman yolculuğu ile ilgili olmasını beklemiyordum. Bu güzel bir sürpriz oldu.

Bir yandan 2019 da kendilerine ne olduğunu bulmaya, buldukları hallerini kabullenmeye çalışırlarken, bir yandan da zamanda yolculuklarını ve onları öldürmeye çalışan insanların sırrını çözmeye çalışırlar.

Devamını uzun uzun yazmayayım. Ama kısaca zamanda yolculuk ile ilgili farklı görüşlere sahip iki grubun savaşının ortasında kaldıklarını ve hikaye ilerledikçe aslında iplerin birbiri ile dolanmasını, neyin önce neyin sonra olduğu ile ilgili bağları görüp anlamaya başlarız.

İlk sezon 8 bölümlük, kısa bir dizi. Umarım devamını çekerler. Çizgi romanın devamı varmış çünkü.

Bazı klişeler yok değil ama, 80’lerde 90 ‘larda yaşadıysanız şapşalca sırıtıyor veya masum bir tebessüm arasında nostalji rüzgarına kapılıyorsunuz. Bu dönem dizilerinin en büyük numarası bu tabi ki. Belirli yaştaki neslin, çocukluktan kalan hatıralarına dokunarak sempati kazanma taktiği… İnsanların nostalji damarına bir vampir gibi dişlerini geçirip kazanç sağlama yöntemi (Birazcık abarttım mı ne?). Yine de kötü uygulanmış diyemem. Sevdim ben.

Klişelerden biri de cinsel tercihi ile ilgili iç mücadele yaşayan ergen konusu. Bunu da yine Netflix özentiliğine bağlardım ama çizgi roman da varmış, ve sanırım “call me by your name” filmi/romanından sonra senaryo yazarlarının gezinmekten hoşlandıkları yeni bir ergen krizi başlığı olduğunu kabul edip, sadece nezaketle işlenmesini ümit etmek dışında yapacak bir şey yok. Bu dizide en azından böyle işlenmiş.

Çocuk oyuncuların hepsi bence çok iyi. Karakterler 12 yaşında ama oyuncular 16’larındaymış sanırım. O yaştaki çocuklar hızlı büyüyorlar gerçi. Belki kızlar ergenliği geçirmiş oldukları için boy atma gibi fazla fiziksel değişimler geçirmezler ilerde. Bir de çocuk oyuncular Stranger Things örneğinde olduğu gibi bir anda ne oldum delisi tiplere dönüşebiliyorlar. (Millie Bobby Brown yaşından önce olgunlaşmış bir tipe dönüşmedi mi? Kendisini seviyorum ama davranışları 16 ‘sındayken 25, 18’ indeyken de 30’ u geçip, küçük göstermeye çalışan kadınlara benzemeye başladı.) Bu yüzden umarım bu çocuklar ruhen çok deforme olmazlar ilerde.

Son klişemiz de karakterlerin farklı kökenleri olması. Afrika, Çin kökenli kızların yanında bir Yahudi ve klasik beyaz Amerikalı. (acaba böyle bir defterleri mi var? Asyalı check, Afrikalı check, Yahudi check, bir ara rusya ile aralar yumuşamışken konuşması anlaşılmayan tuhaf rus/baltık tipleri olurdu ama şimdi aralar kötü, onları yine kötü adam yaparlar. Yakında Müslümanları yeteri kadar kötü adam yaptıkları için belki biraz affettirmek için öyle karakterleri de katarlar. Ama Hintlileri unutmuşlar. Belki Amerikada fazla Hintli yoktur. Bilemeyeceğim.) Asyalı kızımız biraz içine kapanık, ‘yeni kız’ olduğu için başta biraz özgüvensiz ama adapte olan; Afrikalı kızımız çok bilmiş, özgüveni tavanlarda, akıllı, proaktif, lider; Yahudi kızımız zengin bir ailesi olduğu için başta biraz dışlanan, kafası biraz karışık; beyaz Amerikalımız ise erkek fatma modunda, fazla düşünmeden konuşan, hareket eden, kaba görünen ama içinde yufka yürekli (hani Austenland’de bahsetmiştim ya, bazı filmlerde Amerikalılar için çizilen imaj olan hanzoyum ama kalbim temiz modunda) bir kız.


Çizgi roman Brian K. Vaughan tarafından 2015 – 2019 yılları arasında yaratılmış. Kendisi çizgi roman dünyasında bilinen bir isimmiş. Ben o dünyaya o kadar hakim değilim. Çizimleri de Cliff Chiang’ a aitmiş. Çizgi roman hakkında biraz bilgi öğreneyim diye bakarken, bu dizi için ilk başta benim gibi düşünen çok insan olduğunu, yani Stranger Things’in kız versiyonu gibi algılandığı gördüm. Bazı yazılar kibarca bu çizgi romanın “bisikletli maceraya atılan çocuklar” konseptini Stranger Things’den önce başlattığından bahsetmiş (2010 ‘lardan sonrası için tabi. Yoksa 80 lerin orijinal filmleri varken bunlara sadece kibarca tekrarlar denebilir). Ama  aslında o diziden farklı bir işleyiş olduğunu diğer izleyenler de fark etmiş.

Dizi güzel. Zaman yolculuğu, istenen zamana ulaşamama, olayların ucu ucuna gelmesi, yumurta mı civcivden civciv mi yumurtadan çıktı sorunsalları ile izlemesi keyifli bir dizicik.

© Site içerisinde yazıların tüm hakkı saklıdır.


Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s